ayvalik defteri : Haziran 2015

Doğa yeniler dedik geldik

İki İstanbullu gazeteci olarak çocukluğumuzdakine hiç benzemeyen bir şehirde zorla yaratılan metropol hayatının telaşlı, endişeli ve belirsizliklerle dolu yaşam tarzına daha fazla katlanmak istemedik. Doğanın içinde alternatif yaşam biçimleri olmalıydı yoksa bir gün fena halde duvara çarpacaktık.
Bir plan yaptık, araştırmaya Bozcaada'dan başladık, Kazdağları ve derken bir gün tesadüfen yolumuz Ayvalık'a uzandı. Bundan üç yıl önce Zeytin Müzesi'nin açılışına davet edildiğimiz bir mayıs ayında denizin kokusu mu, Cunda'daki balıkçıların samimiyeti mi, yoksa bizden önce buraya yerleşen dostlarımızın çağrısı mı bilinmez kararımızı vermiştik bile... Ayvalık'a yerleşecektik. Ev arayışımız tam altı ay sürdü. Bir yandan da gazetede çalışmaya devam ettiğimiz için İstanbul-Ayvalık arasında kaç kez gidip geldiğimizi hatırlamıyorum.
Neredeyse tapudan döndüğümüz iki ev de olmayınca umudumuzu yitirdiğimiz bir kış günü karşımıza ormanın karşısındaki bu ev çıktı.
İşte iki gazetecinin Ayvalıklı olma macerası böyle başladı.
Geçtiğimiz ağustos ayından beri de serbest gazeteciler olarak Ayvalık'taki hayatımıza adım attık. Mutluyuz, bir kahve içimine, tabii yanında da likörlü lor peynirini tatmaya bekleriz.

ayvalik defteri

18 Haziran 2015 Perşembe

Günlerden perşembe, haydi pazara!